© copyright M.U

Tüm yazılar bana aittir.. İlla da alıntı yapılacak olursa haber verilmelidir, zira çok uğraşırım kendileriyle(; HER HAKKIM SAKLI, GİZLİ, KORUMALIDIR. Bu böyle biline(:

21 Eki 2010

Tek Kişilik Dünya


(Yine bir sürü rengarenk cümle süzüldü içime, beyaz sayfalara nakşetmesi bana düştü (: )

Bugün karşılaştığım herkes özlem cümleleri kurdu nedense… Mevsimi geldi belki de dedim kendi kendime.. (: Sonra anladım ki bu, gün, ay, yıl yada mevsim işi değilmiş.. 7 den 70 e herkes, her belirsiz zamanda, sonu “özledim”le biten cümleler kurabilirmiş.. Ve zaman her şeye ilaçken, bir tek içinizdeki özlemi büyütebilirmiş…

İnsan en çok da,bir gün uzak düşebileceği ihtimalini akla getirmediği şeylerden uzak kalınca akla zarar özlemler yaşıyor.. Alışmak denen şey belki de işte tam da bu yüzden insanları korkutuyor. Ve alışılan her yeni şey, yeni bir potansiyel özlem nedeni oluyor..

Montaigne, Denemeler kitabında şöyle der; “Kendimize yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız.. Karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın ”

İşte bu; acıları, özlemleri, yalnızlığı, çaresizliği, yenilmişliği yenen, insana güç veren en güzel keşif.. Kendi canınız dahi gün geliyor bedeninizden ayrılıyorsa, geriye kalan hangi şey sonsuza kadar sizinle olabilir ki… Ve hepsinden arınmış, yalnız kendinize ait bi dünya, düşünün sizin için neleri değiştirebilir..

Bunları söylerken benim de özlemlerim yok değil hani.. içinde bulunduğum dakikanın önünde olan her dakika, ardına düştüğünde, benim için yeterli özlem nedeni.. Ama sahip olduğum hiçbirşeyin aslında bana ait olmadığını bildiğimde özlemek bile eskisinden daha neşeli..

Diliyorum ki bugün sizin için de yeni bi gün olsun.. Yeni bi dünya kurun ve içinde kaybetme riskini taşıdığınız şeylerden sadece biri; “kendi canınız” olsun.. Ve mesela bir de yanında fesleğenleriniz olsun, mesela bir kağıdınız,bir kaleminiz, mesela bir tuvaliniz olsun.. Hatta her bir uzvunuzun yokluğunu deneyin yeni dünyanızda.. Sadece bir gün gözleriniz kapalı, bir gün kulaklarınız duymaz, bir gün eliniz ayağınız tutmaz olsun…! Bakın o zaman sizi anlamadığını düşündüğünüz insanları ve aslında sizin de anlamadıklarınızı nasıl anlayacaksınız.. Koltuk değnekleriyle yürüyen birinin yanından, ne kadar aceleniz olursa olsun, hızlı hızlı geçemediğinizde,, bir amaya göz, bir duymaza kulak,bir topala ayak olmak istediğinizde neler değişmiş anlayacaksınız…

Ve o zaman özlemek de , kaybetmek de , yenilmek de , sevinmek de , her daim ağırlamaya hazır olduğunuz birer misafir gibi geliiiip gidecek.. Geçmez sandığınız yaralar çabucak geçecek.. Herşey değişecek.. Şimdikinden çok daha mutlu insanlar olacaksınız..

Son olarak da içimden geçen şu; dilerim hayatı en güzel, en dolu, en anlamlı haliyle yaşarsınız… Ve unutmayın; siz bir ev sahibi olarak evinizi ne renge isterseniz o renge boyarsınız… (;


19.07.2010__02:25____M.UÇAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder