© copyright M.U

Tüm yazılar bana aittir.. İlla da alıntı yapılacak olursa haber verilmelidir, zira çok uğraşırım kendileriyle(; HER HAKKIM SAKLI, GİZLİ, KORUMALIDIR. Bu böyle biline(:

21 Eki 2010

ŞÜKÜR..


Aklı başında, sağlığı yerinde,tüm sevdikleri yanında olan biriyseniz eğer, şükretmelisiniz..

Evet yalnızlık zor.. Parasızlık zor.. Belki de sevdiğinden karşılık görememek.. Belki de hasret çekmek.. Evet.. Aslında hayat zor.. Öyle zor ki, kabul ediyorum bazen insanı fazlasıyla yoruyor.. Ancak daha zor şeyler de var hayatta.. Hem yalnız hem de akıl sağlığını maalesef ki kaybetmiş olmak mesela…

Ben bunu yıllar önce bir yılbaşı gecesi gittiğim zihinsel engelliler kurumunda çoğunuzun öğrenmek istemeyeceği bi durumda öğrendim.. Kapıdan içeri giren herkese sıkıca sarılıp,hiç bırakmak istemeyecek kadar sevgi dolu ve belki de sizi birkaç saatliğine sahip olmak istedikleri her şeyin yerine koyan yalnız ve terk edilmiş ve biçare çocuklar tanıdığımda öğrendim… Öyle ki, kiminin ailesi varolduğumuz dünyadan terk-i diyar etmiş , kiminin ailesi ise aynı dünya içinde yaşıyor olmamıza rağmen ne acıdır ki vicdanlarını yitirmiş…

Onlara armağan ettiğiniz birkaç yılbaşı süsü,birkaç toka,renkli pastalar ve etraflarında gördükleri kalabalık insanlar ne denli önemliydi bilemesiniz…

Hiç, bir insana adını sorup da karşılığında “ benim annem yok biliyomusun,benim babam da yok,kardeşlerimi çok özledim!!!” diye ardı ardına sıralanan can yakıcı cümleler duydunuz mu? Ben duydum.. Ve açık söyleyeyim,cevap veremedim… Bir insanın adı ne olabilir di ki anlamı böyle bu kadar acı vericiydi..? Bilemedim..

Bir yılbaşı gecesinde insanlar kendinden geçmişcesine eğlenirken, üstelik bir çoğu da sahip olduklarına rağmen ceplerinde her zaman uzuuuunn bir şikayet listesi taşırken, orda kulağına taktığı bir küpeyle dünyalara sahip olduğunu düşünen çocuklar gördüm ben… Belki de bu asıl bizim kulağımıza küpe olmalıydı,hayattan bir yılımız daha kayıp giderken..

Hiçbiri o gece bana öğrettiklerinin farkında değildi.. Tek dertleri belki yılda bir kez gördükleri bu renkli geceyi biraz daha fazla yaşayıp,siyah beyaz odalarına biraz daha geç dönmekti… Oysa onları eğlendiren o hareketli müzikler ,benim beynimde birer ağıttı, içime akıttığım yaşlarla süzülüp giden.. utandıran.. düşündüren…kahreden…!

Aklımı bi kenara bıraktım o gece.. Vicdanım rehber oldu, içimden şükür cümleleri döküldü hece hece…

Onlar ne kör , ne sağır, ne dilsizdi… Yeryüzünde bunca insan yaşıyorken , buna rağmen, onlar kimsesizdi… Onlar için dünya tıpkı sizin yanına yaklaşıp , içine bakmaktan dahi ürktüğünüz derin kuyular misali , karanlık,sessiz ve dipsizdi… Sordum kendime; -Bir sokak köpeğine dahi kıyamadığını iddia edip evine alabilecek kadar vicdan sahibi insanlık şimdi nerdeydi…?

Bunları neden yazdım bilmiyorum.. Belki de sebebi az önce tanıdığım, minik, kırmızı elbiseli Ayşe’ydi… Saçları iki yandan örgülü, yeşil gözlü, güzellik abidesi…..

Aldığım nefesi, aklımı, fikrimi, sahip olduğum her bir şeyi veren Yaradan’a şükür,,bana tüm bunları öğreten,aslında hepimizden daha büyük yüreklere sahip olan o miniklere ve şu an bunları sizinle paylaşmama vesile olan küçük Ayşe’ye teşekkür borçluyum…


Ne olur etrafınıza biraz daha dikkatli bakın ve her daim şükretmeyi unutmayın..!


15.07.2010__17:01 M.UÇAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder